# Diyabet nedir Diyabet, pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır . Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise yağ dokusunda depolanır. Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir. Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir. OGTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur. ## Tip 1 diyabet Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Hastalar, ömür boyu insülin hormonunu dışardan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundandırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet, İnsüline Bağımlı Diyabet (Insulin Dependent Diabetes Mellitus=IDDM) olarak da isimlendirilmektedir. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının %10'unu Tip 1 diyabet vakaları oluşturmaktadır. Çocukluk çağında Tip 1 diyabet sıklığı ülkeler arasında farklılık göstermekte ve her yıl 15 yaş altındaki 100.000 çocuktan 1-42'sinde diyabet gelişmektedir. ## Tip 1 Diyabet Neden Olur? --------------- Sağlıklı bireylerde vücudu dışarıdan gelen yabancı etkenlere karşı korumakta görevli bir bağışıklık sistemi bulunur. Bu sistemin virüs, aşılanma, ilaç, fizik veya psişik stres gibi herhangi bir nedenle normalden sapması sonucu kendi hücrelerini yabancı olarak algılaması, onlara saldırması ve tahrip etmesiyle meydana gelen hastalıklara “otoimmün hastalıklar” denir. Tip 1 diyabet de otoimmün hastalıklar grubuna dahildir. Bilinmeyen bir nedenle harekete geçen bağışıklık sistemi, insülin yapımını üstlenen pankreas beta hücrelini tahrip etmektedir. Bu tahribat %80’in üzerine ulaştığında hastalık belirtileri ortaya çıkar. ## Tip 1 Diyabet için Kimler Daha Yüksek Risk Taşır? --------------- Tip 1 diyabet gelişme riski; * Anne, baba kardeş gibi birinci derecede yakın akrabalarında Tip 1 diyabet olanlarda, * Çok sayıda Tip 2 diyabetli yakını olanlarda, * Gebelik sırasında diyabet ortaya çıkan kadınlarda daha yüksektir. ## Kan Şekeri Sürekli Yüksek Seyrederse Hangi Belirtiler Olur? --------------- * Çok idrar yapmak, * Sık idrara çıkmak * Çok su içmek * Zayıflamak Bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken süre, pankreas bezinin beta hücrelerindeki tahribatın miktarına ve yakım hızına bağlıdır. Tahribat haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca sürebilir. Tahribatın hızlı ve kısa sürede tamamlandığı durumda vücut enerji ihtiyacı için kendi proteinlerini ve yağlarını kullanmak zorunda kalır. Özellikle yağların aşırı yıkımıyla oluşan, keton cisimleri adı verilen son ürünler vücut için zararlı atıklardır, vücutta birikerek ketoasidoz denilen acil tabloyu meydana getirirler. Ketoasidozun belirtileri ise, karın ağrısı, hızlı solunum, aşırı halsizlik ve yorgunluktur. Böyle bir durumda derhal acil olarak hastaneye başvurmak gerekir. ## Tip 1 Diyabette Tedavi Nasıl Olmalıdır? --------------- Tip 1 diyabetin tedavisinde değişmez kural insülin enjeksiyonudur. Bu tip şeker hastalığında insülin kullanmak bir zorunluluktur ve hayat kurtarıcıdır. Tedavinin diğer temel taşları ise sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve eğitimdir ## Beslenme Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmelidir? --------------- Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin amacı diyabetli bireyin hayatı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programını oluşturarak * Kan şekerini normal sınırlar içinde tutmak, * Hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) gibi akut komplikasyonları önlemek, * İdeal vücut ağırlığını sağlamak ve korumaktır. Yukarıda amaçlara ulaşabilmek için Tip 1 diyabetli bireye; * Bireysel özelliklerine, günlük yaşam planına, beslenme alışkanlıklarına ve insulin tedavi şemasına uygun yeterli miktarda ve uygun zamanda yemek yemesi, * Kan şekeri kontrolü için gereksinimine uygun miktarlarda karbonhidrat içeren besinleri tüketmesi, * Besin tüketiminde çeşitliliği sağlaması * Besinlerle alınan posa miktarını arttırması, * Basit şekerleri (toz ve kesme şeker, bal, tatlı, meyve suyu v.s.) diyetisyen kontrolünde tüketmesi önerilir. ## Egzersizde Dikkat Edilecek Hususlar Nelerdir? --------------- Diyabet tedavisinde kişiye uygun olan egzersiz tipi ve programı uygulanmalıdır. Egzersize başlarken süre kısa tutulmalı (günde 5-10 dakikayla başlanmalı) ve giderek arttırılmalıdır. Egzersiz her gün düzenli olarak yapılmalı, Egzersiz esnasında aktif olarak çalışacak kasların olduğu bölgelere insülin yapılmamalı, aç karnına egzersize başlanmamalıdır. Egzersiz sırasında meydana gelebilecek kan şekeri düşmelerine karşı dikkatli olunmalı ve kan şekeri ölçülmelidir. Egzersiz sırasında oluşabilecek hipoglisemi riskine karşın mutlaka basit şeker içeren besinler; (Kesme şeker, şeker tableti veya meyve suyu vs.) bulundurmaya dikkat edilmelidir. ## İnsülin Tedavisi Nasıl Yapılır? --------------- İnsülin protein yapısında bir hormon olduğundan midede sindirilir. Bu nedenle ağız yoluyla hap şeklinde kullanılamaz; sadece enjeksiyon tarzında kullanılabilir. Günlük insülin ihtiyacı hastanın, boy ağırlık, yaş, gıda tüketimi ve aktivite düzeyine göre değişir. Ayrıca araya giren başka bir hastalık, stres ya da ilaçlar insülin dozunu etkileyebilir. İnsülinin saklama koşulları +4 derece/+8 derecedir. ## Evde Kan Şekeri Takibi Nasıl Yapılmalıdır? --------------- Haftanın belirli günlerinde kan şekerinizi ölçmeniz doktorunuza kan şekeri düzeninizin iyi gidip gitmediği ve insulin dozlarında yapılması gerekli değişiklikler hakkında bilgi verir. Ölçümler diyetisyeninizin beslenme tedavisini ayarlaması ve yediğiniz besinlerin kan şekerinize etkisi konusunda size bilgi vermesi açısından da önem taşır. Tip 1 diyabetlilerin kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği ile gece öğününden önce olmak üzere günde dört kez veya farklı günlerde farklı öğünlerde öğün öncesi ve öğünden iki saat sonra glukometre (kan şekeri ölçüm cihazı) ile kan şekeri ölçümü yapması gerekir. Bu ölçümün haftada kaç kez yapılması gerektiği doktorunuz/diyetisyeniniz tarafından belirlenir. ## Tip 1 Diyabette Acil Sorunlar Nelerdir? --------------- İnsülini uygun teknikle, yeterli dozda ve zamanında yapmayan, beslenme tedavisine uyum sağlayamayan ve aşırı karbonhidrat tüketen ya da egzersiz yapmayı aksatan diyabetlilerde kan şekeri yükselebilir (hiperglisemi). Bunun aksine insülini aşırı dozda kullanan ya da önerilen besinleri özellikle de karbonhidrat içeren besinleri zamanında ve yeterince tüketmeyen, alkol kullanan veya aşırı egzersiz yapan diyabetlilerde kan şekeri aniden ve hızla düşebilir (hipoglisemi). ## Kan Şekeri Düştüğünde Neler Yapılmalıdır? --------------- Kan şekerinin düşmesi de yükselmesi gibi acil müdahale gerektiren önemli bir durumdur. Bu nedenle diyabetli kişi bir kolye, bilezik ya da saat kayışında diyabet kimliği taşımalıdır. Diyabetli kişinin bir öğün ya da ara öğünü geciktirmesi ya da her zamankinden fazla hareket yaparak fazla enerji harcaması sonucunda oluşabilecek hipoglisemi durumunda diyabetli bireyde terleme, titreme, renk solukluğu, sinirlik, huzursuzluk fark edilir. Hipoglisemide yapılması gerek tedavi şekli diyabetli kişide gözlenen belirtileri göre değişir. Belirtilerin hafif olduğu durumlarda 5-6 adet kesme şekeri bir bardak ılık suda eritilip içirilir ya da 1 büyük çay bardağı şekerli meyve suyu verilebilir. İyileşme belirtileri görülmezse 2 çay kaşığı dolusu şeker ya da 5-6 adet kesme şeker az miktarda suda eritilip küçük yudumlar halinde içirilmelidir. Şuur kaybını olduğu hipoglisemide ise ağızdan şeker veya şekerli su verilemez. Bu durumda kas içine glukagon enjeksiyonu gereklidir ve bu iğnenin yapılması hayati önem taşır. ## Kan Şekeri Yükseldiğinde Neler Yapılmalıdır? --------------- Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, ciltte kuruma ve yaralarda geç iyileşme, halsizlik, yorgunluk ve zayıflama belirtileri olan diyabetlide kan şekeri yüksek demektir. Bu durumda yapılması gerekenler, kullanılan insülinin son kullanım tarihinin, dozunun, uygulama tekniğinin doğru olup almadığının araştırılmasıdır. Bol su içildiği, önerilen insülin rejimine ve beslenme planına uyumun tam olmasına rağmen hiperglisemi sürüyorsa diyabetli birey derhal doktoruna başvurmalıdır. ## Tip 1 Diyabet Tedavisindeki Yenilikler Nelerdir? --------------- Günümüzde tip 1 diyabetin tedavisinde insülin yerine adacık dokusu ya da pankreas nakli gündeme gelmiştir. Ancak bu nakillerde en büyük sorun doku reddidir ve doku reddini önlemek için immunsüpressif denilen, önemli yan etkileri olan pahalı ilaçlar kullanılmaktadır. Bu nedenle adacık nakli tedavisine kesin çözüm olarak bakan araştırmacılar daha az zararlı immunsüpressif ilaç arayışı içindedirler. ## Tip 2 Diyabet Nedir? ## Tip 2 Diyabet Riski Kimlerde Daha Fazladır? --------------- Herkeste, her yerde, her yaşta diyabet teşhis edilebilir. * Ailesinde diyabetli olanlar, * Şişman kişiler, * 4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlar, * Stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riski daha yüksektir. Ayrıca pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatları ile hipertiroidi, akromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip 2 diyabete yol açabilir. ## Tip 2 Diyabetin Belirtileri Nelerdir? --------------- Tip 2 diyabeti olan ve kan şekeri yüksek olan kişilerde; * Sık idrara çıkma, * Ağız kuruluğu, * Çok su içme, * Açlık hissi, * Cilt yaralarının geç iyileşmesi, * Kuru ve kaşıntılı bir cilt, * Sık sık infeksiyon gelişmesi, * Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma görülür. Ancak bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkar. ## Tip 2 Diyabette Hangi Durumlarda İnsülin Tedavisi Gerekmektedir? --------------- * Beslenme planına uyum sağlamasına, egzersiz yapmasına ve aldığı ilaçlara rağmen kan şekeri yüksek seyreden diyabetlilere, * Ameliyat olacak hastalara, * Ameliyat döneminde, * Gebeliği esnasında diyabet tanısı konan ve hamilelikte kan şekeri kontrolü sağlanmayan kadınlara, * Ağır bir infeksiyon geçirirken iyileşmeyen kişilere, * Ayak yarası olan diyabetlilere, * Diyabete bağlı komplikasyonların gelişmeye başladığı diyabetlilere mutlaka insülin tedavisi uygulanmalıdır. ## Beslenme Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmelidir? --------------- Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin amacı diyabetli bireyin hayatı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programını oluşturarak * Kan şekerini normal sınırlar içinde tutmak, * Hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) gibi akut komplikasyonları önlemek, * İdeal vücut ağırlığını sağlamak ve korumaktır. Bunun için tip 2 diyabetli bireye, * Bireysel özelliklerine uygun, yeterli miktarda ve uygun zamanda yemek yemesi, * Kan şekeri kontrolü için gereksinimine uygun miktarda karbonhidrat içeren besin tüketmesi, * Besin tüketiminde çeşitliliğinin sağlanması, * Besinlerle alınan posa miktarını arttırması, * Basit şekerleri (toz ve kesme şeker, bal, tatlı, meyve suyu v.s.) diyetisyen kontrolünde tüketmesi önerilir. ## Egzersizde Dikkat Edilecek Hususlar Nelerdir? --------------- Diyabet tedavisinde kişiye uygun olan egzersiz tipi ve programı uygulanmalıdır. Egzersize başlarken süre kısa tutulmalı (günde 5-10 dakikayla başlanmalı) ve giderek arttırılmalıdır. Egzersiz her gün düzenli olarak yapılmalı, Egzersiz esnasında aktif olarak çalışacak kasların olduğu bölgelere insülin yapılmamalı, aç karnına egzersize başlanmamalıdır. Egzersiz sırasında meydana gelebilecek kan şekeri düşmelerine karşı dikkatli olunmalı ve kan şekeri ölçülmelidir. Egzersiz sırasında oluşabilecek hipoglisemi riskine karşın mutlaka basit şeker içeren besinler; (Kesmeşeker, şeker tableti veya meyve suyu v.s.) bulundurmaya dikkat edilmelidir. ## Evde Kan Şekeri Takibi Nasıl Yapılmalıdır? --------------- Haftanın belirli günlerinde kan şekerinizi ölçmeniz doktorunuza kan şekeri düzeninizin iyi gidip gitmediği hakkında bilgi verir. Ölçümler, diyetisyeninizin beslenme tedavisini ayarlaması ve yediğiniz besinlerin kan şekeri üzerindeki etkisi ile ilişkili olarak size bilgi vermesi açısından da önemlidir. İnsülin kullanan Tip 2 diyabetlilerin kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği ile gece öğününden önce olmak üzere günde dört kez veya farklı günlerde farklı öğünlerde öğün öncesi ve öğünden iki saat sonra glukometre (kan şekeri ölçüm cihazı) ile kan şekeri ölçümü yapması gerekir. Bu ölçümün haftada kaç kez yapılması gerektiği doktorunuz/diyetisyeniniz tarafından belirlenir. İnsülin kullanmayan Tip 2 diyabetlilerin genelde haftada iki gün, günde iki kez kan şekerini ölçmesi yeterlidir. Hastalığınıza ve yaşam şartlarımıza en uygun kan şekeri ölçüm programının hazırlanmasında sağlık ekibinizden yardım alabilirsiniz. ## Gizli Şeker (Pre-diyabet) Nedir? Eğer bir kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına karşın diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse bu durumda kişi pre-diabetik (gizli şeker hastası) olarak tanımlanır. Diyabet Önleme Programına katılan pre-diyabetiklerin %11’inde diyabet gelişmiştir. Bazı çalışmalar pre-diyabetik çoğu kişide 10 yıl içinde Tip 2 diyabet geliştiğini saptamıştır. Yani Pre-diyabet Tip 2 diyabete adaylık durumudur. Pre-diyabetli bireylerde kardiyovasküler hastalık riski kan şekeri normal olan bireylere kıyasla 1,5 kat daha fazladır. Diyabetli bireylerde ise 2-4 kat fazladır. Pre-diyabetli bireyler yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde prediyabetli olmayı önleyebilir ve geçiktirebilir. Pre-diyabet, Bozulmuş Glikoz Toleransı veya Bozulmuş Açlık Glikozu aynı anlamda kullanılır. ## Açlık Kan Şekeri Testi, Diyabet veya Pre-diyabeti Nasıl Belirler? --------------- Normalde açlık kan şekeri 100 mg/dl’nin altındadır. Eğer kişide pre-diyabet varsa açlık kan şekeri 100-125 mg/dl arasındadır. Eğer kan şekeri 126 mg/dl veya daha yüksekse birey diyabetlidir. ## OGTT ile diyabet veya Pre-diyabet Nasıl Saptanır? --------------- OGTT’de, bireyin kan şekeri açlıktan sonra ve glikozdan zengin içecek içildikten 2 saat sonra ölçülür. Normal kan şekeri 2. saatte 140 mg/dl’nin altındadır. 2.saat kan şekeri 140-199 mg/dl arasında ise pre-diyabet, 2. saat kan şekeri 200 mg/dl’nin üstünde ise diyabet tanısı konulur. ## Pre-diyabet Tedavisi Nasıl Yapılır? --------------- Bireysel bir beslenme tedavisi ve haftanın 5 günü günde 30 dakika düzenli yürüyüş şeklinde yapılan egzersiz programı sonucunda, vücut ağırlığının ılımlı olarak azalması (% 5-10) ile pre-diabetten diyabete geçiş önlenebilmekte veya geçiktirilebilmektedir. Eğer pre-diabetiniz var ise pre-diyabeti olmayanlara kıyasla kalp hastalığı veya inme riskiniz %50 artmıştır. Bu nedenle kardiyovasküler hastalıklarla ilişkili risk faktörlerini (sigara içmek, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi) bilmeniz gerekmektedir. Eğer risk faktörlerinden birine veya birkaçına sahipseniz bu faktörlerin tedavi edilmesi de son derece önemlidir. ## Kimlerin Pre-diabet Tanısı için Test Yaptırması Gereklidir? --------------- Şişman ve 45 yaşın üstünde iseniz pre-diabetli olup olmadığınızı öğrenmek için test yaptırmanız gereklidir. Eğer vücut ağırlığınız normal ise ve 45 yaş civarında iseniz testi yaptırmanın sizin için uygunluğunu doktorunuza danışınız. 45 yaşından genç erişkinlerde ise şişman bireylerde diyabet ve pre-diyabet yönünden risk faktörlerinin varlığı araştırılır. Bu risk faktörleri: yüksek tansiyon, düşük HDL-kolesterol düzeyi, yüksek trigliserid düzeyi, ailede diyabet varlığı, gestasyonel diyabet, 4,5 kg üzerinde bebek doğumu öyküsü olmasıdır. ## Ne Sıklıkla Testi Yaptırmam Gerekir? --------------- Pre-diyabet saptanmamış olmasına karşın risk faktörlerine sahipseniz her 3 yılda bir test yaptırmalısınız. Eğer pre-diyabet varsa Tip 2 diyabetin tespiti için her 1-2 yılda bir test yaptırmanız gerekir. ## Diyabet Nasıl Tedavi Edilir? Diyabet tedavisinde amaç kan şekeri ayarını sağlamak diğer bir ifade ile kan şekeri yükselmelerini ve kan şekeri düşmelerini önlemektir. Bu ayarın sağlanması komplikasyonların gelişimini önlemek veya gelişmiş komplikasyonların seyrini yavaşlatmak için son derece önemlidir. İyi bir diyabet kontrolü, kan şekeri seviyenizi mümkün olduğunca normale en yakın tutmak anlamına gelir. Bu durum, aşağıdakilerin yapılmasıyla sağlanabilir. * Sağlıklı Beslenme: * Diyabetli kişilerle diğer kişilerin besinlere olan gereksinimi aynıdır. Her insanın enerji, karbonhdirat, protein, yağ, lif, vitamin, mineral gereksinimi vardır. Bir kişide diyabetin olması bu gereksinimlerden birini veya birkaçını azaltması veya arttırması anlamına gelmez. * Egzersiz: * İlaç / insülin <blockquote> Yukarıdaki maddelerin tümü arasında bir denge tutturmak önemlidir. Bu dengenin oluşması için diyabetli birey mutlaka diyabet ve tedavisi konusunda eğitim almalıdır. <blockquote> ## HbA1cTesti Nedir? --------------- Eski adı ile HbA1c yeni adı ile A1c testi, kan şekeri kontrolünüzün ne kadar "yeterli" olduğunu gösteren bir testtir. Yeterli kontrol, kan şekerinizin diyabeti olmayan kişilere yakın düzeylerde olması anlamına gelir. "Diyabetin Kontrolü ve Komplikasyonları" adlı bir bilimsel çalışma, kan şekeri düzeylerinin kontrolü ne kadar iyi olursa, diyabetin uzun dönemdeki komplikasyonlarının, özellikle de nefropati (böbrek hasarı), retinopati (diyabetik göz hastalığı) ve nöropati (sinir hasarı) gibi komplikasyonların gelişme olasılığının o kadar azalacağını göstermiştir. Bu çalışma tip 1 diyabetliler üzerinde yapılmış olsa da, tip 2 diyabetliler ile yapılan benzer çalışmalar da iyi bir kontrolün diyabetin komplikasyonlarından pek çoğunun gelişmesinin önüne geçtiğini göstermiştir. A1c'nin %7'nin altında olması kan şekerinizin kontrol altında olduğunu gösterir. Eğer sizin A1c değerleriniz genelde %7'nin üzerindeyse bunu düzeltmek için harekete geçmelisiniz. ## A1c Testinin Sonucu %7 ise Bu Neyi İfade Eder? --------------- A1c değerinin %7 olması günlük ortalama kan glikoz düzeyinin 150 mg/dl olduğunu yansıtır. Fakat kan şekeriniz 50 mg/dl ile 250 mg/dl arasında oynuyorsa yine A1c değeriniz %7 olacaktır. Kan şekeriniz düzenli seyretmiyorsa, bir takım bilgiler toplamanız gerekir. Bunun için bir hafta boyunca kan şekerinizi günde dört kez ölçün. Bütün sonuçları not alın. Bu sonuçların %80'i 125 ile 175 mg/dl arasında olmalı ve hiçbiri 200 mg/dl'nin üzerine çıkmamalıdır. Eğer ölçümler sonucunda çok düşük ya da çok yüksek değerleriniz varsa doktorunuza ve beslenme uzmanınıza danışmanız gerekir. ## Beslenme tedavisi Diyabet tedavisinin amacı kan şekeri düzeyinizi normal sınırlar içerisinde tutarak, kısa veya uzun dönemde oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemek veya geciktirmektir. Diyabetin tedavisi aşağıdaki tedavi prensiplerini içermektedir, * Sağlıklı beslenme ve egzersiz * Sağlıklı beslenme, ağızdan alınacak antidiyabetik (OAD) ilaçlar ve egzersiz * Sağlıklı beslenme, insülin tedavisi ve egzersiz * Sağlıklı beslenme, ağızdan alınacak antidiyabetik (OAD) ilaçlar, insülin ve egzersiz Görüldüğü gibi diyabet, yaşamınızda başta beslenme alışkanlıklarınız olmak üzere bazı değişikliklerin oluşmasını gerektirmektedir. Kan şekerini oluşturan asıl kaynak yiyeceklerdir ve bu nedenle sağlıklı beslenme diyabette tedavinin temelidir. ## Öğün Sıklığı Ne Olmalı? --------------- Gün içinde yemeniz gereken öğün sayısı diyabetinizin tipine, aldığınız medikal tedaviye, fiziksel aktivite düzeyinize ve o andaki kan şekeri düzeyinize bağlı olarak değişir. İnsülin kullanan tip 1 ve tip 2 diyabetlilerin sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği olarak üç ana öğün öğünler arasında ve gece yatmadan önce üç ara öğün olmak üzere altı öğün beslenmesi gerekir. Genellikle yapılan yanlış insülin enjeksiyonunu yaptıktan sonra yarım saat beklemeden hemen veya 5 dakika sonra yemek yenilmesidir. Bu tarz hatalar öğünden sonra kan şekerinin yükselmesine neden olur. Yapılan bir diğer yanlış ise açlık hissi oluşmadığı için ara öğünlerin yapılmaması veya ara öğünde yenilen yiyecek miktarının ve çeşidinin azaltılmasıdır. İnsülin kullanan bir kişide ara öğünün yapılmaması, bir ara öğünün atlanması veya yenilen yiyecek miktarının ve çeşidinin azaltılması şeklinde yapılan uygulamalar kan şekerinin düşmesine neden olur. Kan şekerinin 50 mg/dl'nin altına düşmesi hipoglisemi olarak tanımlanır. Tip 2 diyabetlilerin iki -üç saat aralıklarla beslenmesi gerekir. Bir gün içinde yenilmesi gereken yiyecekleri gün boyunca yayarak sık ve az yemek yeme alınan öğünden sonra kan şekerinin daha az yükselmesini sağlar. Öğünlerde yenilen yiyeceklerin porsiyon ölçüsünü azaltarak, küçük öğünler halinde yemek yenilmesi fazla kalori alınmasını önleyerek ve açlığı kontrol altına alarak hem kan şekeri kontrolünü sağlar hem de kilo alımını önler. Ayrıca kan kolesterol düzeyindeki yükselmeyi de azaltır. ## Diyet ve Diyabet ile İlişkili Gerçek Nedir?, --------------- İyi bir kan şekeri kontrolü sağlamak diyabet tedavisinde öncelikli hedeftir. Kan şekerinin mümkün olduğunca normale yakın düzeylerde olması kalp hastalığı, inme, böbrek ve göz hastalığı, sinir hasarı gibi diyabetle ilişkili komplikasyonlarının gelişme riskini azaltılabilir. Günümüzde diyabetli bireyin toplam tükettiği karbonhidrat miktarının önemi üzerinde durulmakta, tıbbi beslenme tedavisinde öğün planlaması için karbonhidrat sayımı yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntemle, diyabetli birey diyetisyeninden, ana ve ara öğünlerde ne miktarda karbonhidrat tüketmesi gerektiğine dair bilgi ve eğitim almakta ve tüketeceği karbonhidrat miktarına gore besin seçimini kendisi yapmaktadır. İnsülin tedavisi alan diyabetliler konuyla ilişkili yeterli beslenme eğitimini alarak, öğün öncesi tüketeceği karbonhidrat miktarını belirler ve yapacağı insulin dozunu tüketeceği karbonhidrat miktarına uygun olarak kendisi ayarlar. Evde yapacaği kan şeker ölçümleri ile aldığı karbonhidratın ve uyguladığı insulin dozunun kan şekeri üzerindeki etkisini izleme olanağını bulur. ## Kilo vermek diyabeti nasıl etkiler ? --------------- Kilo vermek, kan şekeri kontrolünün sağlanmasına yardım eder. Tip 2 diyabette pankreas insülin üretir ancak vücut ağırlığındaki fazlalık vücut hücrelerinin ve dokuların insülini kullanmasını önler. Buna ‘insülin dirençi’ denir. Sonuçta kan şekeri yükselir. Vücut ağırlığının azalması sonucunda hücre ve dokular insülini kullanmaya başlar ve kan şekeri kontrol altına alınabilir. Ayrıca fazla kiloların verilmesinin kan yağları ve tansiyon üzerinde de olumlu etkileri vardır. Diyabetlilerde kalp damar hastalığı oluşma riski diyabeti olmayanlara kıyasla iki kat fazladır. Kan yağlarında veya tansiyonda mevcut olan yüksekliklerin önlenmesi kalp damar hastalığının oluşma riskini azaltır. Diyabetlinin vücut ağırlığı, olması gereken ideal ağırlıkta olmalıdır. Beslenme planınız, zayıfsanız kilo alarak, şişmansanız kilo vererek arzu edilen ağırlığa ulaşacağınız veya ideal ağırlığınızı koruyacağınız bir şekilde düzenlenmelidir. ## İnsülin Nedir? Yediğimiz besinler sindirime uğradıktan sonra vücudumuzda bulunan enzimler sayesinde şekere parçalanır. Şeker (gukoz) kan akımı ile vücudun tüm bölümlerine taşınır. Vücudumuzun ana besin kaynağı olan şeker, enerji sağlayabilmek için kandan vücut hücrelerinin (kas hücreleri, yağ hücreleri ve karaciğer hücreleri) içine girmelidir. İnsülin, vücudumuzda midenin altında ve arka tarafında bulunan pankreas adındaki organın, beta hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki şekerin kandan ayrılarak hücre içine girmesini sağlar. Böylelikle kandaki şeker düzeyi de yükselmemiş olur. Diyabetli olmayan bir insanda her gıda alımı sonrası, pankreas alınan besinlerin enerji haline dönüşmesini sağlamak için insülin üretir. Bu demektir ki tüm insanlar insüline bağımlıdır. Diyabetlilerde ise, pankreas yeterli miktarda insülini üretmez veya üretilen insülin hedef hücreler (kas, yağ ve karaciğer hücreleri) tarafından kullanılmaz. Bu durumda vücudumuz için hayati öneme sahip olan insülini dışarıdan vücudumuza sağlamamız gerekmektedir. İnsülin şu an için, hap ya da tablet şeklinde kullanılamamaktadır. İnsülin bir enjektörle cilt altına enjekte edilmek üzere sıvı halde bulunmaktadır İnsülin enjeksiyonu, halk arasında bilinen aksine, sigara ve alkol gibi bağımlılık ve alışkanlık yapmaz. İnsülinin hayat kurtaran bir ilaç olduğunu ve aslında kendimize enjeksiyon yapmakla daha sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli olanı yaptığımızı hatırlamamız bu fikre alışmamızı kolaylaştırabilir. İnsülin, diyabet tedavisindeki en önemli araçlardan biridir. Fakat, insülin tek başına kan şekeri düzeyini kontrol edemez. Eğer verilen beslenme tedavi ilkelerine uymaz ve düzenli egzersiz yapmazsanız dünyadaki hiçbir insülin tedavi şeması diyabetinizi kontrol altına alamaz. ## İnsülin Direnci Nedir? --------------- Pankreasın salgıladığı insülin etkisi ile kan şekeri kontrolü sağlanır, fakat bazen bu salgılanmış olan insüline karşı periferik dokular direnç gösterir ve insüline gerekli yanıt sağlanamaz, buna insülin duyarsızlığı denir. Normal şartlarda vücut şekeri 1 ünite insülin ile kontrol altına alabiliyorken insülin direnci olan hastalarda vücut 2-3 ünite insülin salgılamak durumunda kalır. İnsülin direnci arttıkça, şeker kontrolünü sağlamak için insülin de artmış olur. Bu da vücutta gereğinden fazla insülin salgılanması anlamına gelir Vücuttaki yağ oranının artması insülin direncine, insülin direnci de vücuttaki yağ oranının artmasına yani obeziteye neden oluyor. İnsülin direncinde kas, yağ ve karaciğer hücreleri insüline uygun şekilde tepki vermez ve bu nedenle kan dolaşımından glikozu kolayca ememez. Sonuç olarak, vücudun glikoz hücrelere girmesine yardımcı olmak için daha yüksek insülin seviyelerine ihtiyacı vardır. Pankreastaki beta hücreleri, daha fazla üreterek insülin için bu artan talebe ayak uydurmaya çalışır. Beta hücreleri, insülin direncinin üstesinden gelmek için yeterli insülin üretebildiği sürece, kan şekeri seviyeleri sağlıklı aralıkta kalır. Zamanla, insülin direnci tip 2 diyabet ve prediyabet hastalığına yol açabilir. Çünkü beta hücreler vücudun insüline olan artan gereksinimini karşılayamaz. Yeterli insülin olmaksızın, kan şekerinde fazla glukoz oluşur, bu da diyabet, prediyabet ve diğer ciddi sağlık bozukluklarına yol açar. İnsülin direnci yüksek kişilerin çok hızlı kilo alıp, zor kilo verirler. ## Kimler İnsülin Enjeksiyonuna İhtiyaç Duyar? --------------- * Tip 1 diyabetliler (insüline bağımlı diyabetliler), * Ağızdan şeker düşürücü haplarla kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetliler, * Hangi tip diyabet olursa olsun, akut metabolik komplikasyon (koma) gelişmiş hastalar, * Akut stres, travma (kaza, yanık gibi), cerrahi girişim (ameliyat) yapılacak tüm diyabetliler, * Gebelik başlangıcından sonuna kadar tüm diyabetliler ve hamilelikte diyabeti ortaya çıkanlar, * Komplikasyon gelişmiş tüm diyabetliler (retinopati, nöropati, diyabetik ayak, nefropati gibi), * Pankreası herhangi bir nedenle ameliyatla alınmış olanlar, * Hastalık, stres, travma, ameliyat veya hamilelik gibi durumlarla karşılaşanlar insülin enjeksiyonuna ihtiyaç duyar. ## İnsülin Tedavisinin Amaçları Nelerdir? --------------- İnsülin tedavisinin amaçı; * Kan şekerini normale getirmek * Komplikasyonları önlemek * Önlenemeyecek düzeyde komplikasyonlar oluşmuşsa ilerlemeyi durdurmak, * Çocuklar için büyüme ve gelişmenin normal sınırlar içinde gitmesini sağlamak, * Hamilelik ve gebelikle ilgili komplikasyonları önlemektir. ## İnsülin Tedavisinin Yan Etkileri Var mıdır? --------------- İnsülin tedavisinin en önemli yan etkisi kan şekeri düşmesidir (hipoglisemi). Kan şekeri 50 ml/dl'nin altına düştüğü zaman hipoglisemi görülür. * Doktorunuza danışmadan insülin dozunda değişiklik yaparsanız, * Öğün atlarsanız * Öğünde almanız gereken miktarlardan daha az miktarda karbonhidrat içeren besin tüketirseniz * Diğer günlere kıyasla daha fazla hareketliyseniz veya egzersiz yaparsanız hipoglisemi yaşabilirsiniz. Hipoglisemi belirtileri ; * terleme, * titreme, * dikkat dağılması, * baş dönmesi, * şuur bulanıklığı, * bulanık görme, * uykudan uyanamamadır. Hipoglisemi belirtileri hissedince, her zaman yanınızda, işyerinizde, kullandığınız arabada kesme şeker, toz şeker, meyve suyu, limonata gibi basit karbonhidrat içeren bir besin bulundurunuz. Aile bireylerinin, arkadaşlarınızın ve yardımcılarınızın hipoglisemi belirtilerinin neler olduğunu ve nasıl tedavi edildiğini öğrenmeleri, sizin için hayati önem taşımaktadır. ## Hipoglisemi ## Hipoglisemi Nedir? --------------- Kan şekeri düzeyinin 50 mg/dl veya altına düşmesi hipoglisemi olarak tanımlanır. Hipogliseminin oluşumuna zemin hazırlayacak nedenler ortadan kaldırıldığında hipoglisemi riski de uzaklaştırılmış olur, Aksi takdirde insülin veya oral antidiyabetik ilaç kullanan herkeste hipoglisemi görülebilir. Hipoglisemi Nedenleri Nelerdir? * Gereğinden fazla insülin veya oral antidiyabetik kullanmak, * Yemekleri ve ara öğünleri düzensiz saatlerde yemek * Öğünlerde gereksinimden az karbonhidrat almak * İlaçları yanlış zamanda kullanmak, * Her zamankinden fazla egzersiz yapmak, * Alkol kullanmak, * Kadınlarda adet kanamasının başlaması, * İnsülin enjeksiyonlarının yerini değiştirmek, * Sindirim güçlüğü, mide boşalmasının gecikmesi, * Soğuk/ılık ortamdan çok sıcak ortama geçmek. ## Hipoglisemi Belirtileri Nelerdir? --------------- Hipogliseminin şiddeti hafif, orta ve ağır olabilir. Hipogliseminin şiddetine göre klinik bulgular farklıdır: Hafif şiddette hipoglisemi bulguları; * Açlık, * Titreme, * Terleme, * Dudakta ve dilde karıncalanma, * Solukluk, * Çarpıntı, * Huzursuzluk, Orta şiddetteki hipoglisemi bulguları; * Baş ağrısı, * Karın ağrısı, * Bulanık görme, * Uyuşukluk, * Konuşma zorluğu, * Taşikardi (Kalp atım hızının artması), * Sinirlilik, * Solukluk, * Terleme, Ağır şiddetteki hipoglisemi bulguları; * Bilinç kaybı, * Konvülsiyonlardır. ## Hipoglisemi Tedavisi Nasıl Yapılmalıdır? --------------- Eğer kan şekeri ölçme aletiniz varsa, kan şekerinizi ölçerek ölçüm sonucuna göre; eğer kan şekerinizi hemen ölçme imkanınız yoksa, hipoglisemi bulgularına göre hipoglisemi tedavisinin yapılması gerekir. <blockquote> Hipogliseminin Şiddetine ve Klinik Bulgularına Göre Hipoglisemi Tedavisi <blockquote> | Hipogliseminin şiddeti | Klinik bulgular |Tedavi | | --------- | ------- |------- | | Hafif | Açlık, titreme, terleme, dudakta ve dilde karıncalanma, solukluk, çarpıntı, huzursuzluk |Planlama ana öğünler veya ara öğünlerden 15-30 dakika öncesinden hipoglisemi oluşmuşsa vakit geçirmeden yenilmesi gereken öğün yenilmelidir. Hipoglisemi öğün sonrası oluşmuş ise 1 çay bardağı meyve suyu, veya limonata içilebilir. | | Orta | Baş ağrısı, karın ağrısı, bulanık görme, uyuşukluk, konuşma zorluğu, taşikardi, sinirlilik, solukluk, terleme | 2-3 adet glikoz tableti veya ılık suda eritilmiş 1-2 tatlı kaşığı şeker veya 4-5 adet kesme şeker veya 1 büyük çay bardağı şekerli kola veya bir büyük çay bardağı meyve suyu veya 1 bardak süt alınmalıdır. |Ağır | Bilinç kaybı, kolvülsiyon |Ağızdan gıda alınmayacak durumda şuur kaybı mevcutsa, paranteral, glikoz veya glukagon enjeksiyonu gereklidir.Glukagon enjeksiyonu ise damar içine, cilt altına veya adaleye zerk edilmelidir. ## Hipoglisemi Tedavisinde 15/15 Kuralı Nedir? --------------- Eğer kan glikoz düzeyi 70 mg/dl’nin altında ise 15 g karbonhidrat (basit şeker) alınır, hareket etmeden ve başka bir besin yemeden 15 dakika beklenir ve 15. dakikada tekrar kan şekeri ölçülür. Hipoglisemiyi tedavi ettikten 15 dakika sonra kan şekeri 80 mg/dl’nin altında ise tekrar 15 g karbonhidrat (nişastalı besin) tüketilir. Hipoglisemiyi tedavi ettikten 15 dakika sonra kan şekeri 80 mg/dl’nin üstünde ise bir sonraki öğün zamanı düşünülmelidir. Eğer bir sonraki öğüne 1 saat veya daha fazla bir süre var ise tekrar 15 g karbonhidrat (nişastalı besin) tüketilir. ## Egzersizin Oluşturacağı Hipoglisemi Riski İçin Neler Yapılmalıdır? --------------- İnsülin enjeksiyonu yapan kişilerde yemeklerden hemen sonra, 3 saat sonra veya öğünden önce yapılan egzersizin yarattığı en büyük risk hipoglisemidir. Bu nedenle egzersiz öğünlerden 1-2 saat sonra yapılmalıdır. Bu uygulama, hipoglisemi riskini azaltması dışında, postprandiyal (yemek sonrası) glisemi yüksekliğinin önlemesi nedeniyle önerilmektedir. Glisemi düzeyi 100 mg/dl’nin altında iken egzersiz yapılması hipoglisemi riski oluşturur. Glisemi düzeyi 240 mg/dl’nin üstünde iken yapılan egzersiz ise kan şekerinin daha çok yükselmesine ve keton cisimlerinin artmasına neden olur. Eğer kan şekeri 100 mg/dl’nin altında ise egzersiz yapılmaması veya 1 bardak süt, 2 dilim ekmek (kepekli olmamalı) veya poğaça ve 1 adet meyve yedikten sonra egzersiz yapılması gerekir. Kan şekeri 120-180 mg/dl arasında ise 1 saat süreyle egzersiz yapılacak ise, hipoglisemi riskinden korunmak için 25-30 gram karbonhidrat içeren bir öğün yenilmesi gerekmektedir. Bu öğün bir tost veya bir bardak süt, 2-3 adet bisküvi olabilir. Kan şekeri 180-240 mg/dl iken ilave bir öğün almak gerekmez. Egzersiz sırasında aktif olarak kullanılacak vücut bölgesine insülin enjeksiyonu yapılmamalıdır. Örneğin bisiklete binilecekse bacağa veya cam silinecekse kola insülin enjeksiyonu yapılması doğru değildir. Aksi uygulamalar hipoglisemiye neden olabilir. Egzersiz ve besin alımı dengelenmediği zaman hipoglisemi oluşabilmektedir. Eğer kan şekeri ölçüm cihazınız varsa değişik zamanlarda, farklı sürelerle yaptığınız egzersiz tiplerine karşı vücudunuzun verdiği yanıtı saptayabilirsiniz. Örneğin akşam yemeğinden bir saat sonra yürüyüş yapacaksanız, akşamki insülin dozunuzu kolunuza enjekte etmelisiniz. Akşam öğün öncesi kan şekeriniz 165 mg/dl olarak ölçtüğünüzü varsayalım, bu durumda egzersiz öncesi ilave bir öğün almanıza gerek yoktur.